11 Mayıs Anneler Günü’nde, yaşamın kaynağı, emeğin, sevginin ve fedakârlığın simgesi olan kadınlarımızın, annelerimizin gününü kutluyoruz.
Kadınlar, insanlığın varlık kaynağıdır. Yaşamı doğurur, büyütür, eğitir ve dönüştürürler. Toplumun yüzde 50’sini oluşturan kadınlar, sadece biyolojik değil, aynı zamanda toplumsal yaşamın da temelidir. Bir toplumun gelişmişlik düzeyi, kadına verdiği değerle doğru orantılıdır.
Kadınlar, birer anne, birer eş, birer birey olarak yaşamın her alanında var olmalıdır. Kadınların seçme ve seçilme hakkını kazanması, milletvekili ve belediye başkanı olarak temsil gücüne kavuşmaları, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Cumhuriyetimizin temeline yerleştirilen eşitlik ilkesinin bir sonucudur.
Bir çocuk, annesinin karnında hayat bulur, onun kanıyla beslenir, sütüyle büyür. Sevgi, merhamet, ahlak ve yaşam değerlerini annesinden öğrenir. Anne, yalnızca doğuran değil, aynı zamanda toplumu inşa eden, geleceği şekillendiren bir güçtür.
Kadına yönelik her türlü şiddet, baskı ve ayrımcılık; yalnızca bireye değil, topluma, geleceğe ve insanlığa yapılmış büyük bir kötülüktür. Varlık kaynağımız olan kadına el kaldıran, ona zarar veren anlayış; karanlık, geri kalmış ve çürümüş bir zihniyetin ürünüdür.
Kadını dışlayan, değersizleştiren toplumlar ne kalkınabilir, ne huzura erişebilir, ne de gerçek anlamda insan haklarını tesis edebilir. Oysa kadını güçlendiren, toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel yaşamda etkin kılan ülkeler ilerler, gelişir ve barış içinde yaşar.
Bugün Türkiye’nin kalkınmasının önündeki en büyük engellerden biri, kadınların karar alma mekanizmalarında yeterince yer almaması ve kadına yönelik şiddetin hala önlenememiş olmasıdır.
Ankara Dayanışma Derneği olarak, varlık kaynağımız olan tüm kadınların ve annelerin Anneler Günü’nü saygı, sevgi ve minnetle kutluyoruz. Onlara hak ettikleri değeri verdiğimiz sürece, daha aydınlık, eşitlikçi ve barışçıl bir toplum inşa edebiliriz.
